Biz Size Ulaşalım


Biz Size Ulaşalım


Randevu Alın

Psikolojik Danışmanlık

Psikolojik Danışmanlık Nedir?

Psikolojik danışmanlık, bireylerin duygusal, zihinsel ve sosyal sorunlarını anlamalarına, çözüm yolları geliştirmelerine ve kişisel gelişimlerini desteklemelerine yardımcı olan bir süreçtir. Bu süreçte, danışman bireyin kendini tanımasına, güçlü yönlerini keşfetmesine ve yaşamında daha sağlıklı kararlar almasına rehberlik eder.

Psikolojik danışmanlık, stres, kaygı, depresyon, ilişki sorunları, özgüven eksikliği gibi birçok konuda destek sunabilir. Gizlilik ve güven temelinde yürütülen bu süreç, bireyin kendini ifade etmesine olanak tanıyarak psikolojik iyi oluşunu artırır.

Sıkça Sorulan Sorular

Cinsel terapi, bireyin cinsel işlevi ile dürtülerini, yakınlaşma arzusunu etkileyebilen, bu sebeple kişinin zihinsel sağlık sorunları ile duygusal endişeleri ele alınarak uygulanan bir psikoterapi türüdür. Bu terapi cinsel sorunlar hakkında, alanında eğitimli Psikiyatrist ve Klinik Psikologlar tarafından cinsel sorunları olan birey ya da çiftlere uygulanan bir tür kognitif (bilişsel) davranış tedavisidir.

Terapiler esnasında, kişinin yaşadığı mastürbasyon deneyimleri ile eşli cinsel birliktelikleri, geçmiş cinsel yaşam özellikleri, cinsel ilişkilerinin sürekliliği ile ilk cinsel birleşme yaşantısı, değerlendirilerek; kişinin kullanmakta olduğu ilaçlar, geçmişte yaşadığı hastalıklar, genel sağlık durum bilgileri de edinilir. Akabinde, cinsel sorunun ne zaman ve nasıl başladığı, nasıl değişiklikler gösterdiği, o zamana kadar tedavi girişimlerinin gelişimi incelenmektedir.

Depresyon, sürekli üzüntü, karamsarlık ve mutsuzluk, herhangi bir şeyden zevk alamama gibi ilgi kaybının yaşandığı ruhsal çöküntü ile karakterize duyguduyum bozukluğudur. Depresyonda olan kişilerde uyku ve iştah sorunları yanı sıra düşünme ve hafıza sorunları da yaşanır. Karamsarlık, mutsuzluk, suçluluk duyma gibi belirtilerle ortaya çıkan depresyon bozukluğunun türleri bulunur. Klinik depresyon ya da majör depresif bozukluk genellikle sadece depresyon olarak adlandırılır.

İlgi duyduğu konulara karşı ilgi kaybı, ruh halinin en az 2 haftanın önemli bir bölümünde düşük olması, mutsuz hissetmek, değersizlik ve kendinden nefret etme, intihar eğilimi, enerji eksikliği, uyku ve iştahta değişiklikler depresyonun belirtileridir.

Depresyon tedavi edilmezse depresyon daha da kötüleşerek uzun sürebilir. Ağır vakalarda, kendine zarar verme ya da intihar yoluyla ölümle sonuçlanabilir. Bunun yanında depresyon tedavileri, semptomları iyileştirmede çok etkili olabilmektedir.

Anksiyete, bireyin gelecekteki olaylar veya mevcut durumlarla ilgili aşırı endişe, korku veya kaygı hissetmesi durumudur. Bu durum, hem zihinsel hem de fiziksel belirtilerle kendini gösterebilir ve bireyin günlük yaşamını olumsuz yönde etkileyebilir.

Anksiyete, bireyin gelecekteki olaylar veya mevcut durumlarla ilgili aşırı endişe, korku veya kaygı hissetmesi durumudur. Bu durum, hem zihinsel hem de fiziksel belirtilerle kendini gösterebilir ve bireyin günlük yaşamını olumsuz yönde etkileyebilir.

Anksiyete, kişinin gelecekteki belirsizlikler, potansiyel tehlikeler veya olumsuz durumlar karşısında yaşadığı yoğun kaygı ve endişe duygusudur. Bu duygu, zaman zaman herkesin yaşadığı normal bir tepkidir; ancak anksiyete bozukluğu, bu endişenin sürekli ve kontrol edilemez bir hale gelmesi durumunda ortaya çıkar. Anksiyete, genellikle kişinin günlük yaşamını olumsuz etkiler ve iş, okul, sosyal ilişkiler gibi alanlarda zorluklara yol açabilir.

Anksiyetenin fiziksel belirtileri arasında kalp çarpıntısı, terleme, titreme, nefes darlığı ve mide bulantısı gibi semptomlar yer alabilir. Zihinsel olarak ise kişi sürekli endişe duyabilir, en kötü senaryoları düşünebilir ve bu düşüncelerle başa çıkmakta zorlanabilir. Anksiyete, depresyon gibi diğer zihinsel sağlık sorunlarıyla da ilişkili olabilir ve bu durum, tedavi sürecini daha karmaşık hale getirebilir.

Anksiyete bozuklukları farklı türlerde görülebilir. Yaygın anksiyete bozukluğu, belirli bir sebep olmaksızın sürekli bir endişe hali ile karakterizedir. Panik bozukluğu, ani ve yoğun panik ataklarıyla kendini gösterir. Sosyal anksiyete bozukluğu ise sosyal ortamlarda aşırı utangaçlık ve kaygı yaşanmasına yol açar. Tedavi edilmediğinde anksiyete bozuklukları kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilir. Bununla birlikte, terapi, ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri ile anksiyete bozuklukları yönetilebilir ve kişi normal yaşamına geri dönebilir.

Anksiyete belirtileri, hem fiziksel hem de zihinsel olarak kendini gösterebilir ve kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir.

Panik atak, beklenmedik ve ani bir şekilde ortaya çıkan, zihinde yaratılan hayali bir tehdit ve tehlikeye karşı duyulan şiddetli korku ataklarıdır. Tehdit edici olmayan durumlara karşı gelişen, sebebi belli olup bazen de nedensiz ortaya çıkan, kalp krizi hissiyle benzer, ani ve güçlü ruhsal-fiziksel ataklar olan panik atak, kişiye kalp krizi yaşadığını hissederek daha ileri boyutlarda ölebileceğini bile düşündürür.

Panik atak sırasında yaşanan belirtiler kalp atışlarının hızlanması, nefes darlığı, baş dönmesi, titreme, kas gerginliği, kaygı içinde mantıksız düşünme, kontrolü kaybetme, ölüm korkusu, baş dönmesi, göğüste sıkışma hissi, nefes darlığı ve ağız kuruluğudur.

Bazen nedeni belli olan, kimi zaman da nedensiz bir şekilde ortaya çıkan panik atak, genellikle yoğun stres altında yaşanılan bir hayat ve kişinin başından geçen psikolojik travmalar sonucu meydana gelir. Bu stres ve travmalar beyinden vücuda yanlış alarmlar gönderir ve kişi hayatta kalma içgüdüsüyle panik atak yaşar.

Bilişsel davranışçı terapi başta olmak üzere psikoterapi gibi öncelikle terapi ağırlıklı bir tedavi seçeneklerini içeren panik atak, hastanın durumuna bağlı olarak ilaçlarla da tedavi edilebilir.

Fobi; çok az ya da hiç tehlike arz etmediği halde bir nesneye, kişiye, hayvana, bir olaya veya duruma karşı sürekli, aşırı ve gerçekçi olmayan, nedensiz bir korkudur. Psikolojik olarak kaygı ve anksiyete bozukluğu şeklinde de tanımlanan fobi, açıklanamayan bir panik duygusu olmakla birlikte korkulara göre daha belirgindir. İsmini Yunan korku tanrısı Phobos’tan alan fobi, bireyin gündelik yaşamını derinden etkileyecek duruma getirir.

Fobiler, çok az tehlikeli arz eden durumlar olmalarına rağmen kişilerin hayatında büyük bir korku ve paniğe neden olmanın yanı sıra sürekli endişeli bir ruh hali içinde olunmasına sebebiyet verir. Teşhis edilebilir zihinsel bozukluklar olarak da kabul gören fobi, bazen kişinin panik atak yaşamasına kadar giden bir süreci tetikleyebilir.